İstemediğin hiç bir şey yok, istediğin her şey var.

Suç Unsuru

B Salonu

DİSK Sine-Sen, DİSK Dev Sağlık-İş, DİSK Basın-İş, Türk-İş Tez-Koop-İş, Türk-İş Tek Gıda-İş, KESK SES, TTB, Halkevleri, Sendika.org

Sponsorsuz, yarışmasız, ücretsiz festival Uluslararası İşçi Filmleri Festivali her yıl olduğu gibi bu yıl da 1 Mayıs’ta İstanbul, İzmir, Ankara ve Diyarbakır’da perdelerini emeğin sinemasına açıyor. Meslek odaları, demokratik kitle örgütleri ve gönüllülerin kolektif emeği ile ortaya çıkan festivalde bu yıl Türkiye ve dünya sinemasından 74 film izleyici ile buluşacak.

"Suç Unsuru"

Türkiye, 2019, 83 dakika

Yönetmen: Süleyman Arda Eminçe

Oyuncular: Bülent Çolak, Süleyman Arda Eminçe, Koray Erkök.

İki arkadaş ne olduğunu anlamadan komiser tarafından sorgulanırken, evleri de kedilerinin izin verdiği ölçüde emniyet güçleri tarafından didik didik araştırılır. Çenesi düşük bir adam olan Celal, sorduğu sorularla Baran’ı bunaltırken, Buğra az konuşan ve ağırkanlı tavırları nedeniyle şüphe uyandırıcıdır. İlk kez böyle bir hücre baskınıyla karşılaşan komiser, yarı modern, yarı dönem döşenmiş bu hücre karşısında şaşkındır. Olaya görevi gereği dahil olan apartman yöneticisi Arslan Bey ise yeni taşınan komşularını hiç tanımadığı gerçeğiyle yüzleşirken kapı komşularının iddialar karşısındaki soğukkanlı duruşlarına da anlam veremez.  Arama süresince şüphelere yenileri eklenirken Komiser Baran ve ikili arasındaki diyalog da boyut değiştirir.

"30 Eylül 2015’te sinemaya gittik. Özel bir gösterim vardı o zaman, Zeki Demirkubuz’un Bulantı’sını izlemiştik. Filmden sonra, ‘Hoca böyle film yapıyor, biz de yapalım. Uzun metraj bir film yapalım. Nasıl olacak?’ falan dedik aramızda. Benim yazdığım kısa bir polis hikayesi vardı, tinerci ile polis mevzusu üzerine. Bunu genişletelim ya da 4-5 hikaye daha ekleyelim diye düşündük. Bunun kararını verdik. O gece evi polis bastı. Sabaha karşı bastılar. 2 saat boyunca ne aradıklarını söylemediler. Gerekçe şuymuş; ben silah kaçakçılığı yapmışım, üzerimde ihbar varmış. Birisi şikayet etmiş. Polisler eve geldiklerinde inanmadım. Kapıyı açtılar, tartakladılar. O dönem bir Alman dizisinde oynuyordum. Katil rolündeydim. Rol icabı hep polisten kaçıyordum. Ev basıldığında polisleri setten gönderdiler sandım, inanmadım. Setten gönderdiler, yapımcı alay ediyor falan diye düşündüm. 15 dakika boyunca tiye aldım. Sonra kendime geldim. O zaman da ayrı bir şoka girdim. Eve girdiklerinde kütüphane var, acaba dedim onları mı arayacaklar? DVD’ler mi suç unsuru? Siyasi bir şey olduğunu sanmıyordum. Kendi halimizde apolitik adamlardık aslında. Ben lümpen takılan bir oyuncuydum ama beni sorumluluk sahibi yaptılar. Bizim başımıza gelen olaydan 17 gün sonra Dilek Doğan’ın evini bastılar ve onu öldürdüler. Benim yaşadığım bu olayın üzerine Dilek Doğan’ın öldürülmesi beni çok etkiledi. Evimdeyim, koca dünyada bana ait olan tek yere bile girdiler. Böyle bir şey var mı? Bana ait olan tek yerde beni darlıyorlar. Devlet her yerde var. Annen baban gelse seni kurtaramıyor, çok yalnızsın. Bir vatandaşsın ama birden seni kriminalize ediyorlar. Sorular soruyorlar ama cevap veremiyorsun, çünkü soruların muhatabı sen değilsin. Senin evine dayandıkları noktada sen suçlu oluyorsun. Kendini aklamaya çalışıyorsun. Sadece oturdum. Orada politik bir savaşta buldum kendimi. Film şimdimizi anlatıyor biraz, kentte yaşananlar üzerinden. Ben evimde yaşadığım mevzu üzerinden bunu anlattım. Bugün ne yaşıyorsak sebebi son 10 yıldır yaşananlar değil tabiİ ki. Çok daha geriye dayanıyor. 15 yıldır mı bizi dövüyorlar sanki? Eğer farklı bir şey söylüyorsan zaten hedeftin, şimdi de hedefsin." (Süleyman Arda Eminçe, 22.12.2018, Bianet)

Filmin ardından yönetmen Süleyman Arda Eminçe ile söyleşi gerçekleştirilecektir.

Ücretsiz