Anything you want, nothing you do not want

Borç

B Salonu

DİSK Sine-Sen, DİSK Dev Sağlık-İş, DİSK Basın-İş, Türk-İş Tez-Koop-İş, Türk-İş Tek Gıda-İş, KESK SES, TTB, Halkevleri, Sendika.org

Sponsorsuz, yarışmasız, ücretsiz festival Uluslararası İşçi Filmleri Festivali her yıl olduğu gibi bu yıl da 1 Mayıs’ta İstanbul, İzmir, Ankara ve Diyarbakır’da perdelerini emeğin sinemasına açıyor. Meslek odaları, demokratik kitle örgütleri ve gönüllülerin kolektif emeği ile ortaya çıkan festivalde bu yıl Türkiye ve dünya sinemasından 74 film izleyici ile buluşacak.

"Borç"

Türkiye, 2018, 95 dakika

Yönetmen: Vuslat Saraçoğlu

Oyuncular: Serdar Orçin, İpek Türktan Kaynak, Rüçhan Çalışkur, Ozan Çelik, Beyti Engin, Feridun Koç, Öykü Sevinç, Ülkü Aybala Sunat .

Eskişehir’de karısı Mukaddes ve kızı Simge ile birlikte yaşayan Tufan, küçük bir matbaada çalışmaktadır. Yan dairede yalnız oturan komşuları Huriye, bir gece aniden fenalaşır. Doktor, Huriye’nin bir süre tek başına kalmaması gerektiğini söyler. Tufan, kimsesi olmayan Huriye’yi ortada bırakmayı göze alamaz ve bir süre onu evinde tutmaya karar verir. Yaşadığı kimi korku ve kaygıların sonucunda Tufan’ın “iyilik” hali önemli sınavlardan geçer.

"Bizim toplumumuzda insanları iyilik yapmaya yönlendiren çok güzel bir kültür var. Bireyci olmaması, paylaşmayı, yüce gönüllülüğü teşvik etmesi, bunları bir vasıf olarak addetmesi kıymetli geliyor bana. Fakat düşünün, günde on beş saat çalışan birisi ne kadar yardımsever olabilir ki? Bu sadece çalışma saatleriyle de ilgili değil. Mutsuz olduğu, aşağılandığını hissettiği koşullarda çalışan birisi, kendisine olan saygısını üretemeden başkasının iyiliğini düşünecek noktaya nasıl gelebilir? Ya da sadece iş hayatıyla ilgili değil, apayrı mutsuzluk kaynakları olabilir bir insanın. Ve bunlar hep çeşitli eşitsizliklerin sonucunda olan mutsuzluklarmış gibi geliyor bana.  Sadece ekonomik eşitsizlikler değil dediğim gibi. Toplumsal cinsiyetiniz, şans eseri hangi karakter yapısındaki bir ailede büyüdüğünüz konusu bile size bir üstünlük ya da yoksunluk sağlayabiliyor. Ben o yüzden insanların durduğu pozisyonlara bakarken çok temkinli yaklaşırım. İnsanları bulunduğumuz konforlu alanlardan çok kestirmeci şekilde yargılıyoruz gibi geliyor bana. Politik duruşlarını falan değerlendirirken de hep bu eşitsizlik gözden kaçırılıyor. Mesela hali vakti yerinde, 'demokrat' bir ailede yetişen, kendini 'aydın görüşlü' diye tarif eden bir insanın onun koşullarına sahip olamamış, küçüklüğünden beri değersizlik hissiyle boğuşmuş birini belki yalnızca aidiyet duygusu ihtiyacıyla içine girdiği bazı yönelimlerden dolayı kafadan üstünü çizmesi bana hiç adaletli gelmiyor. Babasının sağladığı koşullarla üç dil öğrenmiş birinin, 'present perfect tense'i öğrenmekte güçlük çeken bir üniversite öğrencisini aşağılaması gibi adaletsiz buluyorum bu yaklaşımı. Her ne ise çok da uzatmayayım, bana zaten pek çok şey türlü toplumsal eşitsizliklerin bir sonucuymuş gibi geliyor, o yüzden de umudum daha fazla. Bu toplumun insanlarına güveniyorum. Uygun koşullar oluştuğunda gerçek iyilik ne ise ona yönelik doğal eğilimlerin daha belirgin şekilde ortaya çıkacağına inanıyorum." (Vuslat Saraçoğlu, 10.12.2018, Gazete Manifesto)

Ücretsiz